24 Mart 2010 Çarşamba

Paradise Lost

Bir gece uyuyamaz insan.
İnsan rüyasında iki kişi görür.
Biri erkek biri dişi. Dudakları bir, birbirlerinin nefesinden terlemiş iki kişi. Anlar insan, o iki kişi mutlu onsuz. O, 3. biri ayak bağı.

Sonra sabah olur.Uykudan ziyade sızmıştır insan. Sabah güneş yüzünü yalayınca beyni uyusa da vücudu ayaklanır. İnsan, suratını asar. İnsan tuvalete gider. Önce çişini yapar, sonra yüzünü yıkar.
İnsan çay içer, sigarasını yakar ve dersini çalışır. Sonra insan biraz bekler. Telefonuna bakar. Biraz daha bekler internete girer. Birkaç yazı yazar, sitelere. Fotoğraflar paylaşır. İnsan bekler, Telefonuna bakar.
Sonra arar insan beklediği numarayı. Uzun uzun çalar numara. Açan olmaz. İnsan endişelenir.
Sonra evde oyalanır insan. Annesini öper, yemek yer. Ders çalışır, kardeşini arar. Güler, ağlar. Ama beklediği numaradan hiç arama gelmez. Sonra bir numara arar. Ama başka birisiymiş, beklediği numaranın babasıymış. İnsan telefonu annesinden aldığında çoktan kapamıştır ki diğer hat.

Sonra insan bir kez bakar, onun hesabına. Görür ki yolladığı mesajlar silinmiş, buruşturulup atılmış çöp kutusuna. Sonra insan hüzünlenir, gözleri doluverir! Hassas kalbi acıyıverir!
Önceden çatlamış kalbinin damarlarından süzülüverir yaşlar! Kalbi ağlar insanın!

Sonra der ki, Mutluluklar!

İnsan mutlu olamaz ama dileği bu olur!




Hiç yorum yok: