27 Mart 2009 Cuma

Please!

Ne kadar yıparttık birbirimizi!
Hem de ne kadar tutkulu sevdik birbirimizi!
Sen gittiğinde de ben hep bekledim, di mi?
Zaten bundan oldu her şey. Ben sana taptım, sen beni yüz üstü bıraktın. Sonra ben sana inanmaktan vazgeçtim ve sen kayboldun. Hala birbirimizi arıyoruz karanlık sokaklarda, ama ben artık yoruldum. Gözlerim yeterince iyi seçemiyor artık karanlıkta ve biraz "personal space"e ihtiyacım var. Hep sen isterdin ya, biraz ayrı kalalım, kendimi toparlamam lazım diye! Şimdi, it is my turn!
Ne istiyorum biliyor musun?
Bahar gelsin, yağmurlu günler güneşli günlere bıraksın yerini. Bisiklete biniyim, denize giriyim. Biraz kendimle baş başa kalıyım. Ayaklarım nasırlaşıncaya kadar yüriyim istiyorum. Sadece yalnız olmak istiyorum! ve sadece Bahar'ın gelmesini istiyorum. Güneşten tenimin yanmasını istiyorum ve deli gibi bisiklet binmek istiyorum!
Ama hep kendimle yapıyım bunları.

Eğer hala beklersen, değişmişsen ve ben de iyileşmişsem belki seni yeniden sevebilirim!
Ama önce üzerimdeki şu ölü toparğını atmalı, yaralanmış egomu iyileştirmeli ve özgüvenimi geri kazanmalıyım!

Sevgiler.

P.S: İnsan uzun süre aynaya bakınca, kendine ne kadar da yabancılaşıyor! Bedenimiz gerçekten de emanet!

Hiç yorum yok: