19 Mart 2009 Perşembe

First Breath After Coma

Yalnız kendini mutlu eden hikayeler yazmaya devam etmelisin ya da anlatmaya. Bir gün bunları belki bulur birileri. O zaman şükreder tanrıya. Nefret ve kin dolu geçmişinden etkilenir, zamanı durdurmayı hayal eder, durduramazsa da çeker gider.
Savaşır, bağırarak ele geçirmeye çalışır, olmazsa taş atar. Taşlamalarla da bir yere gidilmediğini fark edip ısınmak için kullandığı ateşi ilave eder sopa uçlarına, başkalarını ısıtmaya çalışır. Fark eder ki başkalarını ısıtmaktan çok daha işlevseldir ateş. Uğruna dağları devirip, tanrıları karşısına alan Olympos'a şükrederken bulur kendini, hiç düşmanı kalmayınca. Yanılmıştır aslında hiç düşmanının kalmadığını düşünerek. Çünkü her eski dost bir muhtelif düşman adayıdır aslında. Herneyse deyip yürümeye devam eder yollarda, elinde mutluluk verdiğini düşündüğü hikayelerinle. Karşısına çıkan ordularla savaşmak ister yeniden, ama dikkati dağılmıştır bir kere. Onu geri getirmek için biraz bu dünyanın dışından şeyler gerekir. Oturur yere, içer elindekini... son kalanı belki de...
Neler dediği, neler düşündüğü umurunda değildir o anda.

Hayat kazıklardan, utançlardan, anlık sevinçlerden, kalanı umutsuzluktan ve hiç bitmeyen isteklerden ibarettir. Tam da bunları düşünürken bir ışık parlar uzaktan.
Ve böylece başlar onun hikayesi...

Hiç yorum yok: