18 Şubat 2010 Perşembe

vahdet-i vücud nedir diye sordular!

ibn arabi,vahded-i vücudu söyle açıklamıştır:

"merkezde ilahi zat vardır.o aynı zamanda sırların sırrı, bilinmezlerin bilinmezidir.sonra ehadiyyet gelir, bu birliğin ilkesidir; ardından vahidiyyet gelir, bu da çokluk içindeki birliktir.sonra allah'ın adları ve nitelikleri gelir. "ol" der ve murat ettiğinin modeli yaratılır.sonraki daire bizim gibi varlıklardır.varlık, insanın çıkması gereken açık arınma alanıdır,yani insanın kendisini aşması.bu gizli olmamadır.bilmek, gerçeğin içinde durabilmedir.hakikat burada varlığın açılmasıdır.varlığın içi vehim, dışı hayaldir.varlık, kendinden olursa varlıktır.bir başkasına muhtaç olan varlık hayalden başka ne olabilir? yani biz sanırız ki, bu alem kendi başına buyruk, kendi kendine oluşmuş bir gerçektir, mutlak gerçekten hariç bir varlıktır.oysa hiç de böyle değildir.bilelim ki biz de bir hayaliz, algıladığımız her bir şey ve ben "bu değilim " dediğimiz her bir nesne de bir hayaldir.allah, ancak karşıtlıklar bir araya getirilince bilinir. o,hem öncesizdir hem de sonrasız.o dış olarak beliren içtir,iç olarak beliren dıştır,öncesizliğiyle sonrasızdır.o'nu o'ndan başka kimse göremez ve o'nun kendisine perdeli olduğu kimse de yoktur.o, kendi kendine izhar eden zahir'dir.o, kendi kendine perde kılan batıl'dır.dış,"ben" dediğinde,iç bunu yalanlar.iç, "ben" dediğinde,dış bunu yalanlar ve bu her karşı çift için aynıdır.her durumda konuşan, bir'dir ve o'nu dinleyenin de aynıdır.bu,elçi'nin ve benliklerinin onlara anlattıkları sözüne dayanmaktadır. apaçık olarak, burada benlik, hem konuşan ve hem de konuştuğunu işiten ve söylediğini bilendir.bunda, farklı yönlere bürünmesine rağmen, hak birdir. hiç kimsenin bunu bilmemesine imkan yoktur çünkü herkes, hakk'ın bir sureti olması bakımından bundan haberdardır."

Hiç yorum yok: