18 Şubat 2010 Perşembe

alintidir.

"bana jess derdi, çünkü şahinlere takılan gözbağına bu ad verilir.
onun şahini bendim. koluna asılır, yemeğimi avcundan yerdim. burnumun keskin ve zalim, gözlerimin ise deli olduğunu söylerdi. bana yumuşak davrandığı takdirde onu parçalayacağıma inandığını da söylerdi.
geceleri dışarı çıkacak olursa beni karyolamıza zincirle bağlardı. uzunca bir zincirdi bu, gerektiğinde oturağı kullanabiliyordum, pencerenin önünde dikilip gece geç gelen baykuşları bekleyebiliyordum. baykuşların sesine bayılırım. av peşine düştüklerinde kanatlarını birden yaymalarına bayılırım. sonra dalıverirler ve acı çeken bir aşık gibi ulurlar.
birlikte ata binmeye gittiğimizde de kullanırdı zinciri. onunki kadar güçlü bir atım vardı. atımı arkadan kırbaçlar, ağaçların arasında dört nala gitmesini sağlardı. bizi yarım baş geriden izler, ikide bir zinciri çekerek eğlenip eğlenmediğimi sorardı.
en hoşuna giden şey, seviştiğimizde beni üstüne almak, sırtımın girintisini sıkı sıkı tutmaktı. titreyen mum ışığında gözlerini oymayayım diye beni üstüne almak zorunda kaldığını söylerdi.
ben onun dediği şeylerden hiçbiri değildim, ama zamanla oldum.
bir gece, haziran ayındaydı sanıyorum, kolundan uçtum, karaciğerini gövdesinden oyup aldım, kemirerek zincirimi kopardım, onu yatağın üstünde gözü açık bıraktım.
gözlerinde şaşkınlık ifadesi vardı, neden bilmem. aşığına nasıl görünüyorsa öyledir insan."

Hiç yorum yok: